23 Şubat 2017 Perşembe

bana güzel bir şey söyle :)


Bence biz bu konuda hic iyi degiliz. 

Birisinde guzel bi sey/bir guzellik gordugumuzde bunu ona soylemiyoruz. Söyleyemiyoruz

Amerikalilar'dan ornek verecegim. Mesela, "i like your hair" yani "saçını sevdim" kadar basit bir begenme ifadesi veya "ne kadar guzel fotograf çekiyorsun" gibi bir takdir.. 

Tabii ki her seyin " vaaaauuv! it's emeyzinng" nidalari ile yapmacik veya asiri begenilmesi gibi bir durum olsa keske bizde de demiyorum. Ama biz nedense bazen kiskancliktan bazen sadece soylemenin garip kacacagini / yanlış anlaşılacağını dusunerek guzel buldugumuz seyleri karsimizdaki insana pat diye soyleyemiyoruz. Bence zaten iltifat etmeyi de cok iyi bilmiyoruz. Hem kadınlar hem de erkekler olarak.

Oysa guzel bulunmak/begenilmek, cok zorlandiginiz bir seyin birisi tarafindan takdir edildigini gormek, yaptiginiz herhangi bir iste iyi oldugunuzun size soylenmesi, ayakkabi ve kiyafet seciminizden dolayi ovgu almak vs. insani acayip mutlu ve motive eden bi sey aslinda. Biz anneler icin de tabii ki anneligimiz ile ilgili tatlı bir yorum, cabamiz veya yorgunlugumuz ile ilgili bir empati, anne olmanin zorlugu ile ilgili bir helal olsun! nasil da gulumsetici degil mi :) Bir insanı mutlu etmek için düşündüğümüz şeyi sadece söylemek yeterliyken neden yapamıyoruz?


Iltifat almak konusunda daha da kotuyuz. Kadinlarin iltifata verdigi garip tepki, iltifati kabul etmeyi beceremememiz diye bi sey vardi kim yazmisti nerdeydi hatirlamiyorum ama gercekten birisi bize guzel bi sey soylediginde acayip bir mutevazilige kapiliyoruz ve panik oluyoruz. Yok canim. Sen daha iyisin/guzelsin. Daha iyileri sizin olsun gibi hazir cevaplarimiz var. Ezberlenmis tepkilerimiz. Ama boyle olmamasi lazim. Tesekkür etmeyi ve iltifatı karşılamayı öğrenmemiz lazım. Tarzınıza göre teşekkür edip nazikçe gülümseyebilirsiniz, "eyvallah" diyebilirsiniz, veya siz de açık sözlülükle "bunu farketmene çok sevindim", "bunun için çok uğraştım" vs şeklinde kendi duygularınızı ifade edebilirsiniz. 

Güzel bir şey söylemeye geri dönersek.. Bence herkes ailesinde, arkadaslarinda hatta tanimadigi insanlarda buldugu guzellikleri soylesin, hic cekinmesin. Çünkü sadece birkac saniyede soylediginiz bir cumle, karsinizdaki insanda silinmeyecek bir ani olarak kaliyor. Hani su soz var ya, insanlar vs vs'yi unutur ama kendisini nasil hissettirdiginizi unutmaz diye. 

Siz de birisine kendini mutlu hissettirin. Kabanin cok guzelmis bayildim deyin. Veya ben senin su yonune hayranim deyin. Saclarin boyle cok guzel olmus veya bu kadar duzenli spor yapabilmen cok iyi deyin. Kocaman bir kalbin var veya senin pilavin kadar guzel pilav yemedim deyin. Senin müzik zevkin çok iyi  bana yeni bir sarki oner deyin. Ne biliym işte...

Aklınızdan gecen güzel şeyi içinizde tutmayın. Bir insanda çok güzel bir his olarak kalın. Çünkü dünyayı güzellik kurtaracak :)

27 Kasım 2016 Pazar

Rüyam 15 Aylık oldun

Tatlı Rüyam,

En başta şunu söylemeliyim: sen çok geveze bir kedi oldun :)

Hiç susmadan etrafındaki her şeyin adını söylüyorsun. Sürekli bir şeyler anlatıyorsun. Bazı bağlantılar kuruyorsun ve bizi çok şaşırtıyorsun. Ve çoook güldürüyorsun. Tabii ki biz de sana doğduğundan beri sürekli bir şeyler anlatmaya devam ediyoruz.

1 saniye yerinde durmuyorsun. Gerçekten. 1 saniye. Bile.

5 öğün yiyorsun. 3 ana öğün. 2 ara öğün. Çok yemiyorsun. Az da değil.

8 dişin oldu. 4 altta 4 üstte.

Taklitler yapıyorsun. Bayılıyoruz onlara :) Favorimiz kedi taklidi. Arya gibi Rüya demen, dayının gülüşünü taklit etmen de çok eğlenceli.

Parka gitmek en sevdiğin şeylerden biri. Salıncağa biniyorsun ve kaydıraktan kayıyorsun.

TV veya herhangi bir video izletmedik sana hala. 2 yaşına gelene kadar da izletmeyi düşünmüyoruz.

Bu aralar en sevdiğin şarkı Özgür'ün yazdığı ve bestelediği mi mi mi şarkısı :)

Baban işe gittiğinde ve seyahatteyken onu çok özlüyorsun. Görüntülü konuştuğumuzda telefonun ekranını öpüyorsun.

Tek uyku uyumaya başladın gündüzleri artık. Akşam 7'den sabah 7'ye kadar uyuyorsun gece.

Uçakları izlemeyi çok seviyorsun.

Seni çok seviyoruz küçük yıldızım. Aklımdayken ve fırsat bulmuşken bunları hemen yazmak istedim. anlatacak daha çok şey var ama zaman yok. Her gün büyüyorsun ve gittikçe daha da tatlı oluyorsun.























8 Kasım 2016 Salı

hepsini yapmak istiyorum. hiçbirini yapmak istemiyorum.

mesela şu ojeleri cıkarmak istiyorum. yenisini sürmek.

ev temiz olsun istiyorum ama temizlikçi gelsin istemiyorum. kendim temizlemek istiyorum ama temizlikte kaybolmak istemiyorum. annem yapsın yorulsun istemiyorum. ama iş bölümü yapıyoruz ve bi taraftan bakınca cok sürmeden oluyor bitiyor temizlik böyle. tüm günü almadan. yer yerinden oynamadan :)

bir iş başlatmaya çalışıyorum ama yapamıyorum. hem bu yeni işi hiç bilmediğim için hem de bir türlü konsantre olmadığım için ilerleyemiyorum. çok yavaş ilerleyebiliyorum diyelim.

sağlıklı beslenmek istiyorum.

spor yapmak istiyorum.

hala her gün kalkıp makyaj yapıyorum :)

girls night out yapmak istiyorum ama planlamıyorum.

bilgisayarı açınca alışveriş yapıyorum. cok büyük iş çünkü :)

Rüya'yı anneme bırakıp ortadan kaybolmuyorum saatlerce. mesela 3 saat gitmiyorum bir yere hiç :) yerinde bir saniye durmayan küçük kuduruk kedimin iki saatte bir beslenme saati olduğu için ve annem o yiyecekleri hazırlarken rüya'ya bakması çok zor olduğu için vs vs.. ama yolları var tabii ki. olabilir bir hali var bu işin. ama yapamıyorum. henüz.

hem her şeyi yapmak için büyük bir motivasyonum var hem de hiçbirini yapacak halim yok :)

ilk çalışmaya başladığım zamandan beri hayatımda ilk defa 3-5 tane seyi planlayıp önceliklendirip bitirmeden günler geçiriyorum. ne günleri! aylardır böyle.  bir zamanlar multi tasking canavarıyken artık 1 (yazıyla bir) görev için harekete geçmek konusunda bile bayaa sorun yaşıyorum bazen :)

şimdi daha fazla yazamıyorum yakında yazıcam.

Rüya uyandı.











31 Ağustos 2016 Çarşamba

Ruyacım 1 yaşındasın!

Zaman nasıl böyle hızlı geçti inanamıyorum!

1 yaşındasın. 10 kilo. 76 cm.

Sabah 7de kalkıyorsun. Gün içinde iki kez uyuyorsun. Akşam 8:00 - 8:30 arasında yatıyorsun.
Seni yatağına bırakıyorum. İyi uykular annecim seni çok seviyorum diyorum. Çıkıyorum. DumDum ve emziğini alıyorsun. Uyuyorsun.

Çok fazla yemiyorsun. Çok az da değil. Ve artık yemek seçiyorsun. Ama tercihlerin ve damak tadın çok değişecek daha, biliyorum. Seni zorlamıyorum.

Uyandığında hemen seslenmiyorsun, biraz bekliyorsun. Kamerayı aktif olarak yeni kullanmaya başladım. Sen telsizi telefon gibi kullanıp sürekli yere düşürünce iflas etti artık. Şimdi görüyorum artık nasıl uykuya daldığını ve uyanınca kendi kendine bir süre takılıp sonra gel veya anne dediğini. Önceden ses çıkardığında yeni uyandığını sanıyordum :)

Hala iki dişin var :) Geçenlerde çıkacak sandık üstten de ama yanlış alarmmış.

Yürüyorsun. Paytak paytak. Gecen hafta sonu sana iki çift ayakkabı aldık. Çok sevdin. Ayağına götürüp giymeye çalışırken çok tatlı oluyorsun.

Konuşmaya çalışıyorsun. Çok heveslisin. Papağan gibi tekrar ediyorsun kelimeleri.

En çok kullandıkların: Baba, anne, gel, kedi, dede, lamba (bamba), bebek,  annane, Arya, hala, dayı (dayıdayıdayıdayı şeklinde), Hande, ayna (nana), gittiii, mama, su (hu), bir (deiiii) ve iki (k tam duyulmuyor iiii gibi söylüyorsun)
Arada sırada veya görünce söylediklerin: havuz, kuş (kuu), araba, abla, taksi, abo :)
Kebap ve kanka da dediğin de oldu :)

Çoğu şeyi anlıyorsun artık. ve anladığını belli ediyorsun. Mesela ayağına düşer mum Rüyacım, canın acır dediğimde ağlayan surat yapıyorsun.

Ben mamanı hazırlarken deeiii ikiiii diyorsun. Ben her seferinde sayarak koyduğum için öğrenmişsin. Parmaklarını say deyince de aynı şeyi yapıyorsun.

Kendi aramızda konuştuklarımızı çaktırmadan dinlediğini farkettik :) Konuşmamız içinde telefon geçiyorsa mesela, bize dönüp telefonla konuşma taklidi yapıyorsun elini kulağına götürerek. Biz senin oynadığını sanıyorduk o sırada.

Rüya sen nasıl bağırıyorsun deyince "sessizce aaa", dayı nasıl gülüyor deyince "hohohoo", ucak nasıl ucuyor veya rüzgar nasıl esiyor deyince "uuuuu", bebek nasıl ağlıyor deyince ağlayan suratla "aaaaa" yapıyorsun.

Sen kaç yaşındasın diye sorunca deeiii diyorsun. 1 demeye çalışarak. çok tatlısın.

Arya gibi Arya de, Arya nasıl Arya diyor? dediğimde Aryaaaa diye onun vurgusuyla taklidini yapıyorsun taklitçi kedim. Köpek nasıl yapıyor dediğimizde hovhovhov yapıyorsun dudağını büzerek. Bu babanın favorisi :) Baban ıslık çalınca dudaklarını büzüp sen de çalmaya çalışıyorsun.

Parka gidelim mi dediğimizde gözlerin parlıyor. Salıncakta nasıl sallanıyorsun deyince kendini sallıyorsun.

Müzik dinlemeyi ve dans etmeyi seviyorsun. Ah o göbeğini oynatışın! Şarkı söylememize bayılıyorsun. Benim bile söylememi çok seviyorsun :) bu ses ve bu yorumla :))  Ben de sana bazı güzel besteler yapıyorum :)))

Havuzda nasıl yüzdün deyince veya kuşlar nasıl uçuyor deyince kollarını çırpıyorsun. Acıktın mı deyince acıktıysan "mamaaa, mammammaaa" diyorsun.

Nasıl yemek yiyorsun deyince ağzını bir şey çiğner gibi yapıyorsun. Nasıl uyuyorsun deyince yüzüstü yatıp kafanı yere koyuyorsun. Birisi uyuyor diyorsam veya baba telefonda konuşuyor düyorsam elini kulağına koyuyorsun. Seni yemek istiyorum.

Öksüren biri duyarsan hiç kaçırmayıp hemen öksürme taklidi yapıyorsun :) Kuşlara hala bayılıyorsun. Ne zaman görsen gel deyip elinle gel hareketi yapıyorsun.

Annane öğretmişti uzun zaman önce. Hoşgeldin deyince el sıkışır gibi uzatıp sallıyorsun. Bazen pazarlık eden esnaf gibi :)

Çirkin ol deyince çirkin yapıyorsun suratını. Hande öğretti. Göz kırp deyince iki gözünü birden kırpıyorsun.

Kulağın nerde, gözün, burnun, ağzın nerde deyince gösteriyorsun. Bir de bizimkileri gösteriyorsun. Munu munu yapalım deyince burnunu burnumuza getiriyorsun. Öpücük verir misin deyince avva diyerek öpüyorsun. Şimdi artık elinle öpücük atmayı da öğrendin. Bir de bay bay yapıyorsun. Ama canın isterse.

Oyuncaklarından birine veya bize pışpış yap deyince o minik elinle pışpış yapıyorsun. Emziğini veya mamayı oyuncağına ver deyince veriyorsun. Elinde yiyecek bi şey varsa ve oyuncağına uzatıyorsan ağzını şapırdatıyorsun yeme efekti olarak :))

Bugünlerde oyuncak telefonun elindeyken annaneyi ara veya dedeyi ara deyince onları ararmıs gibi yapıp annane gel, dede gel dedin.

Yapmanı istemediğimizi bildiğin bi şeyi bize gösterip kafanı hayır anlamında sallıyorsun. mesela terlikle oynamak. ve gözümüzün içine bakarak yapıyorsun :))) bazen de sadece hayır dememiz için gösterip hayır deyince gülüyor ve bırakıyorsun.

Seninle normal konuşuyoruz her zaman. Doğduğun günden beri. ve her şeyi anlatıyoruz. çok alakasız şeyler olsa bile. Burcu benimle çok dalga geçti bu arada bununla ilgili. Çok güldük :) Sana hiç cıs veya uf olursun gibi şeyler söylemedim. Tehlikeli dediğim şeylerden uzak durmayı genel olarak öğrendin. Yeni bir şeyse tehlikeli, canın yanar veya pis vs diyorum. Canın çok tatlı bu arada, babana çekmişsin :) ve çok temkinlisin.

Bezini değiştirmemizi hiç sevmiyorsun.

Gezmeye bayılıyorsun.

Her türlü su olayına bayılıyorsun. Banyo, havuz, deniz... Çıkmak istemiyorsun.

İnsanların zorla da olsa ilgisini çekiyorsun. Sana bakmalarını ve gülmelerini sağlıyorsun :)

Kitap, dergi vs. ne bulursan okumaya bayılıyorsun. Annene çekmişsin :) Bu arada okuma taklidin çok komik küçük kedim.

Bir saniye bile yerinde durmuyorsun:)

Babana bayılıyorsun. O kadar babacısın ki! Baba geliyor deyince kapıya koşuyorsun. Sabahları öp uyandır dediğimde öpüyorsun. İşe giderken öyle bir sarılıyorsun ki.. Ayrılmanız çok zor oluyor. Hiç sana unutturarak göndermiyorum babanı. İşe gidiyor, geri gelecek diyorum. Baban da öyle diyor ve zorla ayrılıyor senden her sabah. Bazen kucağındayken gel Rüyacım diyorum. Gözüme bakıp vurgulu vurgulu babba diyorsun. Bugün hatta elini bir babanın göğsüne koyuşun vardı bana bakıp baba derken. Şok olduk. Tamam dur orda dedim :) Baban da pis işlere mümkün olduğunca bulaşmayarak senin kurtarıcın, kahramanın olmaya zevkle devam ediyor :)))

Hala mis gibi kokuyorsun.

Aslında çok daha fazla duygusal şey var yazmak istediğim bu 1 yıl ile ilgili ama fırsat yaratamıyorum bu aralar. Şimdilik bunları yazmak istedim hemen çünkü bu yaptıklarını unutmadan not almak istedim. Yine unuttuklarım vardır mutlaka :( Seni çok seviyorum küçük yıldızım. Çok çabuk 1 yaşında oldun. Nolur biraz yavaş geçsin zaman. Sana doyamıyorum!

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Bebegine kendin bakmak, yardım almak ya da almamak..

Ben hamile olduğumu öğrendiğimde kurumsal hayattan çok yorgun bir şekilde birkaç ay önce ayrılmış durumdaydım. İşten ayrılırken aklımda hamile kalmak, hamilelik ve devamında bir daha tam gün çalışmaya dönmemek, ama en çok da saatlerini kendim ayarlayacağım bir işi, kendi işimi yapmak vardı.

İşten ayrılmadan birkaç ay önce abim ve eşimle birlikte bir mekan açmıştık. İlk olarak yoğun bir şekilde onunla ilgilendim.  Sonra güzel haberi aldık ve hamileliğim boyunca giderek azalan şekilde mekanla ilgilenmeye başladım.

Sonra doğum için Amerika'ya gittim ve döndüğümde 1 aylık anneydim.  Amerika'ya gitmeden önce, döndüğümüzde bize yardımcı olacak biriyle anlaşmıştık. İçimiz rahattı, tanıdığımız biriydi.  Ama sadece 3 ay birlikte devam ettik. Rüya'nın 1-4 aylık olduğu dönem boyunca hem annem, hem ablamız, hem de ben evdeydik. Ve Rüya emiyor, uyuyor, uyanıyor, altı değiştiriliyor, biraz aktivite, yine uyku, emzirme vs gibi bir döngüde yaşıyordu. Her şeyi ile benim ilgilendiğim ve bana çok bağımlı olduğu bir dönemdi. (Bu arada Rüya 10,5 aylık artık ama hala uyuma, yeme, alt değişme gibi temel ihtiyaçlarını mümkün olan her zamanda ben yapıyorum. Veya babası. Sonra annem. ) Biz bu dönemde evde 3 kadın 1 bebek oturup kısır çay yapar hale geldik birazcık :) Bu arada bizim mekanı yeni ortaklarla büyüttük ve taşıdık. Artık sadece akşam işi yapıyorduk. (Harbi Adana Ocakbaşı, beklerim:) Ben bu yeni mekanla artık sadece evden ilgileniyordum. Taşınma ve yeni yeri kurma aşaması hariç. Reklam ve ödemelerdi artık çünkü işim. Annem her gün bize geliyor ve bana yardımcı oluyordu. Böyle olunca ablamız ile vedalaştık.

Bizim hesaplayamadığımız konular, evde ne çeşit bir yardıma ihtiyacım olacağı, benim Rüya ile ne kadar süre ve ne şekilde ilgileneceğim, annemin ne kadar yanımda olabileceği, benim nasıl bir işi ne zaman yapabileceğimdi. Bence yardım alacak kişilerin de düşünmesi gerekenler bunlar.

Bundan sonra temizlik için birisi ile anlaştık ve haftada 1 gelmeye başladı. Yemek ve ihtiyacım olan yaşamsal destek ve Rüya ile ilgilenmek için de annem vardı. Anne iyi ki varsın! (Annem hem Adana'da hem İstanbul'da yaşıyor. Rüya 8,5 aylık olana kadar burdaydı. Sonra Adana'ya gitti ve yakında dönüyor. ) 2 aydır yalnızım ve çok yoruldum onu da belirtmeliyim :)

Ben Rüya'ya kendim bakmaya devam ediyorum. Bir noktada eşim ve ben şuna karar verdik çünkü. Rüya'ya ben bakacaktım. O da eve para getirecekti :) . Ben hazır olunca ben de tekrar para kazanmaya başlayacaktım. Ama ilk 1 yıl için planımız Rüya'nın zamanının en büyük kısmını benimle geçirmesiydi. 1 yıldan sonra, ben kendi işimi yapma hayalime geri dönecektim, bunun sonrasında tam zamanlı çalışmadığım için de Rüya'yı tüm gün bırakmış olmayacaktım. Bu arada arada 5-6 ay boyunca evden bir şirketin sosyal medya yönetimini yaptım. Şu anda yeni mekanın reklam ve ödemeleri ile ilgilenmeye devam ediyorum. Ama henüz kendi işimi yapmaya başlamadım. Zamanı yaklaşıyor.

Rüya 1 yaşına geldikten sonra ondan gün içinde ne kadar ayrı kalacağım konusuna bakacağız. Rüya'nın o zaman nasıl bir bebek olacağına, annemin Rüya'nın enerjisine yetip yetemeyeceğine :) Yardıma ihtiyacımız olup olmadığına.. Ondan sonra yardım konusunu tekrar değerlendireceğiz.

Bu yazının bir de "işi bırakıp çocuğuna bakarken anneye neler oluyor" şeklinde devamı gelecek :)

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Anne olmaya karar vermek. Benim hikayem

Hayata anne olmak için geldiğimi düşünmedim ben hiç. Hayatını birlikte geçireceğin insanı bulmaya ve onunla yaşamaya ise hep inandım. Çünkü yalnız olmak bana göre değildi. Aşk olmazsa olmazdı. Hem arkadaşın, hem sevgilin, hem ailen olacak birisi. Birlikte yürüyeceğin. O insan olmalıydı. Hayatımı ve kendimi paylaştığım insanla da, zamanı geldiğine karar verdiğimizde, çocuk yaptım.

Biz evlendikten 8,5 yıl sonra Rüya doğdu. Bir gün çocuk sahibi olmak istiyorduk evet. Ama hep erteledik. Ve ertelemek benim için riskli olmasına rağmen. Kontrollere gidip hep 1 sene daha dedik. Sonunda karar verdik. Hazır mıydık? Hayır. Ama son kontrole gittiğimizde anladık ki artık erteleyemeyecektik. O yüzden karar verdik diyorum. Artık iki kişilik hayatımıza doymalıydık. Eski güzel hayatımızla vedalaştık, yeni güzel hayatımızı karşılamaya hazırlandık.

Demek istediğim kısaca şu aslında. Ben anne olmak için sabırsızlanmadım. Biyolojik saat işlemedi. Hormonlar bastırmadı. Çocuk kafası gelmedi :) Ama biliyordum. Çocuğumuz olunca mutluluktan kafayı yiyecektik. :) Çünkü ikimizin yapacağı en muhteşem şey bu olacaktı. Bambaşka bir sevgi eklenecekti sevgimize. Öyle de oldu. Hamile olduğumu öğrendiğimiz andan itibaren.

Uzun not: Neden riskliydi benim hamile kalmam? Biz daha 1 yıllık bile evli değilken. Ben 24 yaşında bile değilken. Bir gece uyandım. Sevgilim nöbetçiydi. Lütfen eve gel, beni al ve hastaneye götür, ölüyorum dedim. Ki ben hasta olmam. Acile gitmem. İlaç kullanmam. Kötüyüm diyorsam ölecek gibiyimdir. Öyleydim. O gün yumurtalıklarımdan biri alındı. Kocaman bir kist bir yumurtalığımı sarmıştı ve dönerek çevirmişti. Kurtarılamazdı. Ameliyat sonrasında da ya hemen çocuk yapmam gerekiyordu, ya da çok sıkı takip edilmem. Ayrıca polikistik over sendromum vardı. Ve kistik bünyem. Ve genetik yatkınlıklar. Ama yapmadık. O zaman çocuk sahibi olmak, biz daha çocuk yaştayken, hiç istediğimiz bir şey değildi. Üniversiteyi yeni bitirmiş, İstanbul'a yeni taşınmış, yeni evlenmiş, işlerimize yeni girmiştik. Daha çok gezecek, eğlenecek, yaşayacaktık. Kendimizi çocuklu hayal bile edemiyorduk.

Ikinci not: ben sevgilimi evliligimizin ilk 5 yilinin galiba toplam 3 yila yakininda gorebildim. Ayda 15 nobet ile basladi asistanlik. Bir gece evde bir gece hastanede kaliyordu yani. Uzman oldugunda 8-10 nobet ile bitti. Sonra o doktorlugu birakti ve ilac firmasinda calismaya basladi. Aman tanrim her gun aksam eve gelen bir kocam vardi artik. Ustelik tatil planlayabiliyorduk. Aksam yemege cikabiliyorduk. Dogum gunu yilbasi bayram tatili vs artik birlikte gecirebiliyorduk! Yaklasik 3 yili da bunun keyfini cikararak gecirdik 😊

Ucuncu ve son not: ben son isimi biraktigimda biz yeni bir restoran acmistik. Son 4 yilda internet/e-ticaret isinde cok cok uzun saatler ve genellikle stres ve kosturmaca ile calistiktan sonra isi birakmistim. Bu sure dukkanla ilgilendikten sonra hamile oldugumu ogrendim. Bu is degisikligi de anne olmaya hazirlanmanin bir parcasiydi ve bu yuzden de tam zamaniymis diyorum biraz da. Hamilelik, dogum vs daha onceki hayatimda nasil gecerdi bilmiyorum.

Rüya'nın adı, bizim sürekli birbirimizle geçirdiğimiz "Rüya gibi" dediğimiz anlardan geliyor. Gerçek olamayacak kadar iyi dediğimiz.. Düğün şarkımız da Can't take my eyes off of you bu arada :) (You're just too good to be true diye başlar şarkı. Gerçek olamayacak kadar iyisin) Bir kızımız olsun adı Rüya olsun diyorduk. Çünkü Rüya gibi olacak bizim bir çocuğumuzun olması diye düşünüyorduk. Bu aşk, bu sevgi birbirimizden oluşan bir insan doğuracak. Bu bir Rüya gibi bir şey.. Erkek çocuk ismimiz yoktu. Cinsiyeti öğrenene kadar bulmaya çalıştık. Bulamadık.

Çocuğu bu kadar ilişkiye bağlı, aşkın ürünü olarak gördüğün zaman bence çocuğun ilişkinin bir parçası oluyor. Şunu demeye çalışıyorum. "Önce evladım sonra kocam"cı olmuyorsun. Biz çocuklu bir aile olduk, birbirimizi anne/baba yaptık diyorsun. Çünkü bir insanı, o insandan çocuğunun olmasını isteyecek kadar çok sevmek bence çok büyük bir şey.

Anne olmaya bu düşünceler ve duygularla karar verdim. İyi ki beklemişiz. Hiç "keşke daha önce yapsaymışız" demedim şimdiye kadar. Çünkü doğru zamanmış. İyi ki birlikte yaşadığımız her şeyi yaşamışız. Ve anne olduğum için, Rüya'nın annesi olduğum için ve sevgilimin çocuğunun annesi olduğum için ne kadar mutlu olduğumu tarif edemiyorum. Herkesin ruyasi gercek olsun, tum kalbimle diliyorum..


30 Mayıs 2016 Pazartesi

Evde yogurt makinesi ile yogurt yapmak

Tefal yoğurt yapma makinesi ile yapiyorum. Bu makineyi aldim cunku sutu isitmadan oda sicakliginda yogurt yapabiliyorsunuz. Ne kadar az is o kadar iyi 😉 mutfak kucuk oldugu icin 1 litrelik kompakt olanindan aldim. Isterseniz 6 adet kucuk kap da alabiliyormussunuz ben almadim. Icinden cikan 1 litrelik kapta yapiyorum. Cok dolu bir corba kasigi yogurdu sutle tam karisana kadar bir kasede elde cirpiyorum. Sonra kabina koyuyorum. 11 saate kuruyorum. Sabah calistirip aksam bitince dolaba atmak iyi oluyor cunku yogurt olduktan sonra da bir sure buzdolabinda beklemesi tavsiye ediliyor. Marketten gunluk sut aliyorum. Organik yogurtla yapiyorum. Yogurt olduktan sonra kendisini de maya olarak kullanabilirsiniz. Kolay gelsin ☺